10 Kasım 2010 Çarşamba

Penguen

Penguenlerin stilini beğenmiyorum. Böyle söylediğim zaman kızıyorlar, homurdanıyorlar. Dikkatle inceliyorum; cesaretini toplayıp hızla yanıma gelecek, ve ağzımı kapatıp "sus artık ulan göt" diye bağıracak biri birgün bana. Ama ben yine de bu fikrimi beyan etmekten yılmıyorum.Hatta böyle durumlarda bilhassa daha çok bağırmak geliyor içimden. Bu fikrime küstah abartılar  eklemek, penguenlerin özel hayatına da girip çirkefleşmek istediğim anlar da oluyor hani, yalan yok..

Yaklaşık 6 senedir gidip geliyorum bu dövüş kulübüne. Flamingolar, Ruhan kaplumbağları, sincap maymunları (ki bunlar favorimdir), hatta koalalarda bile saygı duyulası bir üsluba şahit olmuşumdur. Oysa penguenlerde bu yok, kesinlikle yok.. Deselerdi ya şöyle bir; "ha penguenler mi? onların kızkaçıran tekmesi meşhurdur" .. ah ulan rıza..

Geçen mayısı hatırlayın; yine büyük bir kalabalık vardı ve yine hazırdık. Ringin iki ucuna yapıştırdığın altın rengi nazar kol düğmelerimle, nasıl da alay konusu olmuştum; (ensemden çekiştiren o şişkoyu hiç unutamıyorum.) Hele de ben o gün, kendi nikah törenimi  bile yoksayıp, koşa koşa bu arenada yerimi almıştım. Müstakbel eşim  Rüşhan, telefonumda biriken cevapsız çağrılar, sinirli kocaman bir kalabalık üzerinde yarattığı hayalkırıklığı.. 

Rüşhan, bu yaptığımı hazmedemeyip beni terk etmişti, hatırlarsanız. Yargılanmaya kodlanmış meşrebim, nasıl da tatlı tatlı kayınvalde nutukları dinlemişti o hafta telefonda; bir türlü adam olmayacağımı, kızını hakedecek kadar olgunlaşmadığımı, ayaklarımın hiç yere basmadığını söyleyip durdu bana. Rüşhan'nın ise arkadan sadece hıçkırık ve sümkürme destekli ağlaması duyuluyordu, buna rağmen potansiyel ve konsantre kayınvaldem, soluk vermeden bu sümkürmeleri bile deşifre ediyor, bana "Sorumsuz" , "Pislikss" , "Olonspu çocuğu" eksenli, gittikçe yükselen bir kreşendo misali  bunları  aktarıyordu.
            "Kızım diyor ki; Siggiigittsinmişssin !!..."

Ben bu olaydan sonra uzunca bir süre kulübe ara verip Rüşhan'la aramı düzeltmeye çalıştım. Ona çiçekler aldım, evinin kirişini boyadım, uçan tekme atmayı öğrettim, annesini buzdolabında muhtelif yerlere sakladım, ki herseferinde sofradaki yerini almasını bildi oda sıcaklığında. Ne yaptım ne ettimse; Rüşhan'ın gözündeki değerimi geri kazanamadım. Zamanla siniri geçip  gözündeki "olonspu çocugi"  tahayyülünü  silmeyi başarsam da, "sorumsuz" ve "pislik" in arasında gidip geldim, daha aşağısına hiç inemedim.Ve sonunda karar verdik ki, ben Rüşhan'ın aradığı adam değildim.  7 yıl 5 ay 2 hafta 4 gün süren ilişkimiz boyunca, Rüşhan'ın aslında beni birine benzettiğini öğrenmem, epeyce heyecanlanmamı sağladı. Belki aranan adam değildim, ama ilüzyon bir kimliğe sahiptim demek ki. Bu ilüzyon ve bunun süresini uzatmak hakkında kararlar alacaktım ki tam da,  işte bu davetle yeniden arenaya döndüm.

 Siz bunları bilmezsiniz tabi. Sizin bildiğiniz, buraya keyif kaçırmaya gelmiş bir bozguncu olduğum. Dostum, bana kendini inkar ediyor, onuru yok diyorlar. Tek istediğim, beni olduğum gibi kabul etmeleri halbuki. Halbuki ben onların kendi imzaları olacak bir tekniği yaratabilmeleri için, bir ömür vermeye bile hazırdım.
İşimi, ailemi, Rüşhan'ımı kaybettim bu uğurda. Şimdi neyi tercih edeceğimi büyük bir merakla bekliyorlar, olası bir olumsuzlukta başıma nelerin geleceğini, güya bana duyurmayarak, zarifçe fısıldaşıyorlar. O kadar ayıp ki..

  Hiçbiryerde muhafaza etmediğim, jaguar desenli, pvc kaplı, pasparlak yığınla yanılgım var benim. Hayatımı bunun üzerine kurdum.Yalanlar söyledim, yalanlar dinledim..Hepsi de bile bileydi üstelik.

Şimdi onlara desem ki; "Aradığınız penguen ben değilim" diye, bu neyi değiştirir ki?..

                                                                                                                  12.04.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder